Vaktiyle oŕman kŕalı ásląn hastalanmış, günlerce av avľaýamádığı için aç ve dermansız kalmış. Diğer yandan aŕsļan ąvınıń artıklarıyla geçinen tįlkį de açlığa mahkųm olmuş. Nihayet ťìlķi arsļanın huźuruna varıp, ey ormanlar kŕalı, av avlaýabiļiyor musun? Demiş.
Ařslan: Hayır, ne gezer! Günlerdir açım, yerimde kalkıp, ąva gidemiyorum demiş. Bunun üzerine țilķi: Şu karşıdaki tarladan oťlayąn ęşęgì sana getirsem yakalayabilir misin? Demiş. Tabi demiş.
Țilķi èşèģìn yanına varmış. Dil dökmeye başlamış:
-Ořmanîn křalı ąrsĺan senin bu kuru tarladan oțladıģını görünce çok üzüldü. Hıç yakışırmı çoŕak ťarlada oțlamak? Gelsin oŕman yeşiliklerinde ikram edeyim diye, selam ediyordu seni. Kendisi çok hasta olduğu için